27 Aralık 2011 Salı

Dünya Adalet Projesi Hukukun Üstünlüğü endeksi yayınlandı. Türkiye sonlarda yer alıyor-2

Dünya Hukukun Üstünlüğü (World Rule of Law Index) metodolojisini anlamaya çalışma yoluyla Hukukun Üstünlüğü kavramı tanımı boyutları ve kapsamı hakkında bilgi ve görüşlerimizi zenginleştirme imkanı bulacağımızı düşünüyorum.

Dünya Adalet Projesi Hukukun Üstünlüğü kavramını uluslararası ve geniş kitlelerce kabul gören 4 evrensel ilkeye dayalı olarak tanımlıyor. Bu ilkeler aşağıda verilmiştir.
  1. Devlet ve memurları ve temsilcileri yasa nezdinde hesap vermeye yükümlüdür.
  2. Yasalar açıkca anlaşılır, herkesce bilinir, kalıcı ve adil vasıfları haizdir, can ve mal güvenliği dahil temel hakları güvenceye alır.
  3. Yasaların çıkarılması, gereklerinin yerine getirilmesi ve uygulanması süreci herkesce erişilebilir, adil ve etkin vasıfları haizdir.
  4. Yargı yolu, yeterli sayıda olan, gerekli kaynaklarla teçhiz edilmiş ve hizmet ettikleri toplumun yapısını yansıtan ehil, bağımsız ve etik normları olan hakimler, hakemler, avukatlar veya vekilleri ve  adli memurlar vasıtasıyla ulaşılabilir kılınmıştır.


İlkelerden yola çıkarak ve ilke kapsamlarını tanımlamaya yönelik olarak 7 ana faktör belirlenmiştir. Bu faktörler şunlardır.
  1. Sınırlandırmış iktidar yetkileri (Limited Government Powers): Bu faktör iktidarda olanların kanun denetimine ne ölçüde açık olduklarını ölçer.  Anayasal ve kurumsal yollarla hükümet, idarenin memurları ve temsilcilerinin yetkilerinin sınırlandırılması ve yasalara karşı yükümlü kılınmasını kapsar. Yanısıra sivil yollarla örneğin serbest ve bağımsız basın yoluyla iktidar yetkilerinin kullanılmasının denetlenmesini de içerir.
  2. Ortadan kaldırılmış yolsuzluk (Absence of Corruption): Bu faktör yolsuzluğun ne ölçüde ortadan kaldırılmış olduğunu ölçer. Endeks3 tür yolsuzluk ayrımlaması yapar. Rüşvet; Kamu veya özel çıkarlar için uygun olmayan tarzda etkileme; Kamu kaynaklarının ve diğer kaynakların suistimali. Bu faktör kapsamında uygulamada yer alan devlet yetkililerinin (polis ve asker dahil) yargıda ve yasama organında yer alan yetkililerinin bu üç türden yolsuzlığa karışıp karışmadıkları ölçülür.
  3. Asayiş ve Emniyet (Order and Security):Bu faktör kişilerin can ve mal güvenliğini ne ölçüde teminat altına alındığını ölçer. 3 boyutta ele alınır. Cürmün yokluğu, terör ve silahlı çatışmalar dahil sivil çatışmanın yokluğu ve şiddet kullanımının kişisel ihtilafların hallinde sosyal açıdan kabul gören bir yol olmaktan çıkarılmış olması.
  4. Temel Haklar (Fundamental Rights): Bu faktör temel insan haklarının nasıl korunduğunu ölçer. Bu faktör hukukun üstünlüğü konusunun yalnızca bir dizi kural olarak algılanmanın ötesinde bir sistem olarak algılanmasını öngörür. Uluslararası yasalarca teminat altına alınan temel insan haklarına saygıda geçer not alamayan bir müspet hukuk sistemi olsa olsa kurallara göre yönetim adlandırmasını (Rule by Law) hakeder, hukukun üstünlüğü sistemi (Rule of Law) anlamına gelmez.
  5. İdarenin Şeffaflığı ( Open Government): Bu faktör özünde yasanın ne için ve ne olduğunu ve hangi, eylem ve edimlere izin verildiği ve yasaklandığını bilme fırsatını kapsayan, idarenin şeffaflığını ölçer. Bunun için yasanın anlaşılır ve yeterince açık olması ve uyum sağlayabilmeleri için kamuya yalın dille açıklanması ve tanıtılması gerekir. Bu, kamu düzenini, kişisel güvenliği ve temel hakları güvenceye alan hukukun üstünlüğüne dayalı bir toplumun oluşturulması ve muhafazası için önemli temel önkoşullardan birisidir.
  6. Mevzuatın Etkin Uygulanması (Effective Enforcement of Regulation): Bu faktör idari mevzuatın etkin ve adil uygulanmasını içerir. Endeks belirli formlarda mevzuatın var olup olmadığını veya belirli bir faaliyete yönelik mevzuatın ne  ölçüde uyun olduğunu ölçmez. Aksine var olan mevzuatın iyi uygulanıp uygulanmadığını ölçer. Bu, özel çıkarlar için veya devlet memurları tarafından uygun olmayan etkileme çabaları; adil, tutarlı ve öngörülebilir idari prosedürlere uyulması; idarenin yeterli tazminat ödemeksizin özel mülkiyete el koymasından ari olunması gibi durumları kapsar.
  7. Sivil Adaletin Ulaşılabilirliği (Access to Civil Justice): Sivil Adalete Ulaşılabilirlik konusu sistemin makul maliyetlerle ulaşılabilir olması, tarafsız ve kültürel farklılıkları ele alabilen özelliklere sahip olmasını gerektirir.
  8. Etkin Ceza Yargılaması (Effective Criminal Justice):Etkin ceza yargılama sistemleri cezai vakaların şüpheli ve mağdurların haklarını koruyarak etkin ve tarafsız olarak soruşturulması ve hükme bağlanmasını sağlayabilirler. 
  9. Gayriresmi Adalet (Informal Justice): Bu faktör bir çok ülkede anlaşmazlıkların çözümünde toplum mahkemelerinin, geleneksel, aşiret ve dinsel mahkemeleri de  dahil olmak üzere gayriresmi adalet sistemlerinin oynadığı rollerle ilgilidir.  Bu sistemler resmi hukuki kurumların nüfusun önemli kesimleri için etkin çözümler getiremediği durumlarda önemli roller oynarlar.
Yukarıda verilen 9 faktör 52 alt faktöre bölünerek Dünya Adalet Endeksinin alt yapısı oluşturulmuştur.

Yukarıdaki kavramsal endeks yapısına uygun olarak  anket formunda her ülkede tanınmış anket araştırma şirketleri vasıtasıyla 1000 kişi ile 3 şehirde  anket yaparak (GPP) ve yine anket formunda  sivil, ceza, ticaret, iş, halk sağlığı kanunları uygulamacıları ve akademisyenlerinden oluşan yaklaşık 300 nitelikli kişinin (QRQ) görüşleri alınarak Dünya Adalet Endeksinin veri tabanı oluşturulmaktadır.

22 Aralık 2011 Perşembe

Dünya Adalet Projesi Hukukun Üstünlüğü endeksi yayınlandı. Türkiye sonlarda yer alıyor-1

Dünya Adalet Projesi (World Justice Project) Dünya genelinde hukukun üstünlüğü ilkesini güçlendirmek için çalışan bağımsız bir sivil toplum kuruluşu. Hukukun üstünlüğü endeksi  (Rule of Law Index) Dünya Ülkelerinin Hukukun Üstünlüğünün yada Hukuk Devleti olmanın-sadece teoride değil pratiğinde de- neresinde olduğunu göstermeyi amaçlayan kantitatif bir endeks. İlk kez 2010 yılında Türkiyenin de dahil olduğu 35 ülkeyi kapsayacak şekilde yayınlanan endeks raporu, 2011 yılında bazı metodoloji değişiklikleri ve 66 ülkeyi kapsayacak şekilde 30 Kasım 2011 tarihinde yayınlandı.

2010 raporu basınımızda belli ölçüde yankı bulmuştu. 2011 raporu sıralama sonuçları 2011 haziranında yapılan Dünya Adalet Projesi Forumu sırasında yayınlandı ve basınımızda çok az yer buldu. 2011 raporunun kendisi kasım 2011 tarihinde Newyork'ta basına tanıtıldı. Rapor kapsamı ve sonuçları ülke geneli basınımızda hiç yer almadı. Amacımız bir haberi ilk olarak yayınlamak olmamasına rağmen bu haberde bunu gerçekleştiriyoruz.

Türkiyenin hukukun üstünlüğü açısından bölge ülkeleri, benzer zenginlikteki ülkeler ve gelişmiş ülkelere göre kıyaslamalı olarak sıralamadaki yeri elbetteki hiç iç açıcı değil. Örneğin Asayiş ve Düzen kategorisinde 66 ülke arasında 43üncü, Temel Haklar kategorisinde 58.

Metodolojinin kendisi ve uygulanış biçimi en az sonuçları kadar ilgi çekici. Bu nedenle blogumuzda önce metodolojiyi inceleyeceğiz daha sonra sonuçlara yer vereceğiz.

7 Aralık 2011 Çarşamba

Bedelli askerlik tasarısı yasalaştı

Kanuna göre, 31 Aralık 2011 tarihi itibariyle 30 yaşından gün alanlar, 30 bin TL karşılığında bedelli askerliğe hak kazanacak ve 21 gün temel askerlik hizmetinden muaf tutulacak. haberin devamı için,
Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz bedelli askerlikten 460 bin kişinin yararlanabileceğini söyledi. haberin devamı için.
Bedelli askerlik konusunda şimdiye kadar 16 Nisan 1987, 21 Mayıs 1992 ve 2 Kasım 1999 tarihlerinde düzenleme yapıldı. Uygulamalardan toplam 125 bin 834 kişi yararlandı. 1987'de 18 bin 433, 1992'de 35 bin 111, 1999'da ise 72 bin 290 kişi yararlandı.mi /
1111 sayılı Askerlik Kanunu 21/6/1927 tarihli. O tarihten günümüze çeşitli yasalarla sayısız kez ek ve değişikliklere tabi olmuş. En son değişiklik getiren yasa 1/12/2011 tarihli bedelli yasası.
Askerlik Kanununa göre her erkeğin 20 yaşına girdiği senenin  ocak ayından başlamak üzere 41 yaşına girdiği senenin ocak ayı sonuna kadar olan süre o erkeğin askerlik çağı olarak tanımlanıyor. Genel olarak lise ve daha düşük seviyeli okullardan mezun olanlar tecili gerektiren ve kanunda yazılı mazeretleri yoksa askerlik çağına vasıl olunan yılın 2. yoklama dönemi ( Temmuz-Aralık), lisans ve muadili yüksek eğitim yapanlar 29 yaşının sonuna kadar, yüksek lisans, doktora, meslek stajı ve muadili çalışma yapanlar 35 yaşının sonuna kadar askerliklerine sevk yaptırmaları gerekiyor. Kanunda sevk ertelemesi ile ilgili durumlar listelenmiş, askerliğe sevk en geç 38 yaşın sonuna kadar ertelenebiliyor. Yurt dışında oturma izni olanlar, çalışanlar, işyeri sahibi olanlar, sanat icra edenler askerliklerini tecil ettirebiliyorlar ve dövizle askerlik yapabiliyorlar. Zafiyet ve maluliyeti olanlar askerliklerini erteletebiliyorlar, zafiyet ve maluliyetleri iyileşmediğinde çürüğe çıkarılabiliyorlar.
Askerlik çağının başlangıcında 2. yoklamada bulunmayanlara yoklama kaçağı, teslim olup askere sevki sırasında savuşanlara bakaya, teslim olduktan sonra savuşanlara firari deniyor. Yoklama, saklı, bakaya ve firari olanlar için askerlik kanununda, askeri ceza kanunlarında idari ceza ve diğer ceza tanımları yapılıyor.
Askerlik Kanunu yönetmelikler ve ilgili diğer mevzuat hariç 44 sayfa, askerlik kanunun uygulamaları kolordu seviyesinde askerlik daireleri ve onlara bağlı askerlik şubelerince yapılıyor. Kanunun uygulaması Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından yerel mülki amirler ve savcılarca yapılıyor. Daha önce yoklama kaçakları, saklı ve bakayanın  yakalanıp askere sevki yapılırken 2009 yılından  AB muktesabatı çerçevesinde itibaren bu uygulamadan vazgeçilmiş bulunuyor.
1 Aralık 2011 tarihli bedelli askerlik kanunu kanunda yazılı yükümlülüklerini yerine getirmeyen ve yakalanıp yükümlülüklerini yerine getirmesi sağlanamıyan 460000 (20-30 Yaş Arası) kişiyi kapsıyor.
Sayın okur, niyetimiz kanunu eleştirmek veya gerekli olduğuna dair kanıtlar üretmek  değildir. Kanundan yararlanacak olan kişilerin sayısı önemlidir. Bu kişilerin tümü 4 yıllık lisans eğitimini yapmış kanuni erteleme haklarını kullanarak 30 yaşına vasıl olmuş kişiler değildir.. Bu kişiler kanunda yazılı erteleme koşullarına sahip olabilmek için normalde kınanması ve engellenmesi gereken yollara tevessül eden, gayri kanuni yol ve metodları devreye sokan veya bunların hiçbirini yapmayıp yakalanma tereddüdü dahi olmadan işlerini ve  hayatlarını devam ettiren kişilerdir. Bu kişilerin sayısı önemlidir zira okurun kendisi bu yolla toplumun ahlak algılaması, etik anlayışı ile ilgili fikir sahibi olabilecek, ahlaki olmayan yollara tevessül edenlerin boyutu, sayısı  hakkında bilgi sahibi olacaktır. Bedelli askerlik yasası ile birlikte kanun kaçağı kişilere hak tesis edilerek toplum içinde itibarları da sağlanmış olacaktır.

28 Kasım 2011 Pazartesi

Kamu alacaklarının yapılandırılmasına ilişkin 6111 sayılı kanun-torba yasa- son durum

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, kamu alacaklarının yapılandırılmasına ilişkin kanundan yararlanmak için 5 milyon 248 bin 418 adet mükellefin başvurduğunu, 6 milyon 182 bin 767 adet dosyanın ödeme planına bağlandığını ve 39.4 milyar TL alacağın yapılandırıldığını; ekim ayı sonu itibarıyla 11.7 milyar TL tahsilat yapıldığını söyledi. Yapılandırılan alacakların yaklaşık yüzde 30’unu tahsil edildi. Haberin ayrıntısı için tıklayınız.

Yasa kapsamında yeniden yapılandırılan kamu alacakları:
  • 31 Aralık 2010 tarihine kadar ödenmemiş vergiler, SSK-Bağkur prim borçları, emekli keseneği, işşizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, idari para cezaları, elektrik su borçları, trafik cezaları, harç kredisi borçları,
  • 31 Aralık 2010 tarihine kadar ödenmemiş vergiler ile bunlara bağlı vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları, gümrük vergileri, emlak vergileri, çevre vergileri, motorlu taşıt vergileri
  • Mükellefler 2006-2009 yılları arasında beyan ettikleri ve incelemeye tabi kurumlar ve gelir vergi matrahlarını kanunda belirtilen oranlarda arttırdıkları takdirde incelemeye tabi olmayacaklardır.
  • İhtilaflı kamu alacakları, inceleme tarhiyat aşamasında alacaklar
  • İşletmelerde bulunduğu halde kayıtlarda yer almayan kasa mevcudu, ortaklara olan borçlar, makina, teçhizat, demirbaş, stokların kayda alınma ve düzeltme imkanı
Mükellefler kapsama dahil borçlarının aslını ve borcun oluştuğu yıldan itibaren enflasyon farkını ödeyerek yükümlülüklerinden kurtuluyorlar. Ceza ve faiz ödemiyorlar. 36 aya kadar vade yapabiliyorlar.

14 Kasım 2011 Pazartesi

Yeşil Kart Uygulaması 2011 sonunda kalkıyor.

Bir kişinin yeşil kart uygulamasından yararlanabilmesi için kişi başına düşen hane gelirlerinin asgari ücretin üçte birinden düşük olması gerekiyor ve hali hazırda  9,5 milyon kişi bu haktan yararlanmaktadır. Yani yaklaşık 2,4 Milyon Aile Yeşil Kart uygulamasını kullanmaktadır. Türkiyede toplam 17,5 Milyon aile varsayımıyla toplam aile sayısının yüzde 13,5'u Yeşil Kart uygulamasına dahildir. Yılbaşında başlayacak yeni uygulama ile yeşil kart sahipleri banka kredi kartı harcamaları, elektrik su kullanımı gibi bir dizi kriterden oluşan gelir testine tabi tutulacak. Gelir seviyesi gerçekten asgari ücretin 1/3'ünden düşük kişilerin primleri devlet tarafından ödenecek, fazla olan kişiler ise Sosyal Güvenlik kurumuna prim ödemek zorunda kalacaklar.

Yeni uygulama ile yaklaşık 5 Milyon kişinin prim uygulamasına tabi olacağı tahmin edilmektedir. Toplam sağlık harcamalarında ise 4,4 Milyar TL tasarruf sağlanacağı öngörülmektedir. Haberin ayrıntısı için tıklayınız.

9 Kasım 2011 Çarşamba

Kayıt Dışı İşyerleri ve Kayıt Dışı çalışanlar

SGK çeşitli yöntemler kullanarak 3 yılda 265000 kayıt dışı çalışan tespit etti. Vatan gazetesinde 9 kasım 2011'de yayınlanan haber kayıtdışı ile mücadele de 2012 yılında Hükümetin izleyeceği yol ve yöntemleri açıklıyor.
Rakamlara bakınız.
Sağlık İl Müdürlüklerince düzenlenen muayene listelerinin 2008 yılı Haziran ayından itibaren SGK’ya gönderilmesiyle de SGK, 2011 yılı Ağustos ayı itibarıyla 63 bin 503 kişi ve 3 bin 512 işyerinin kayıtdışı olduğu bilgisine ulaştı. Ayrıca SGK kontrol memurlarınca yapılan tespitler sonucunda 94 bin 306 kişi ve 20 bin 329 işyerinin, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca yapılan tespitler sonucunda da 9 bin 184 kişi ve 1.103 işyerinin tescilsiz olduğu tespit edildi.
Maliye Bakanlığı vergi dairelerince düzenlenen yoklama fişlerinin birer örnekleri aylık periyotlarla SGK’ya gönderilmesi işe yaradı. Bu sayede, söz konusu fişlerde yer alan kişi ve işyerlerinin SGK’ya kayıtlı olup olmadıkları teker teker incelendi. Bu uygulama sayesinde 2011 yılı Ağustos ayı itibarıyla 13.bin 351 kişi ve 1.774 işyerinin tescilsiz olduğu tespit edildi.
Alo 170 Kayıtdışı İstihdam ve SGK Bilgi Hattı’ aracılığıyla elde edilen bilgilerin ve ihbarların değerlendirilmesi sonucunda ise 2008 yılından 2011 yılı Ağustos ayına kadar 25 bin 857 kişi ve 2 bin 136 işyerinin kayıtdışı olduğu tespit edildi. Yazılı ihbar ve şikâyetlerin değerlendirilmesiyle de bu dönemde 747 kişinin kayıtdışı olduğu ortaya çıktı
Kimlik Bildirme Kanunu’na göre formların 2008 yılı Temmuz ayından itibaren SGK’ya gönderilmesine başlanmıştı. Bu uygulamayla 2011 yılı Ağustos itibarıyla 58 bin 482 kişinin sigortasız, 3 bin 640 işyerinin tescilsiz olduğu tespit edildi.

30 Ekim 2011 Pazar

EFQM 2011 Avrupa Kalite Büyük Ödülünü Bilim İlaç Kazandı




Bilim İlaç, Avrupa Kalite Ödülü'nü alan ilk ilaç firması oldu. Avrupa'da 2008 yılından sonra hiçbir firmanın alamadığı bu büyük ödülü almakla yetinmeyen Bilim İlaç, ayrıca Avrupa'da bir ilke ve rekora daha imza atarak; Müşteriler İçin değer Katma", "Süreçlerle Yönetim", "Vizyoner, Esin Veren ve Bütünsel Liderlik", "Dengeli sonuçlar Geliştirme" kategorilerinde dört ayrı başarı ödülüne birden layık görülen ilk firma olmayı başardı.

EFQM 2011 Award Winners
Bilim İlaç, Avrupa’nın ‘en mükemmeli’ seçildi
Avrupa Kalite Ödülü’nü aldı ilaçla Amerika’ya yönelecek

18 Ekim 2011 Salı

FAO Dünya açlık raporu 2011 yayınlandı-Dünya nüfusunun yüzde 16'sı aç

Rapora göre, 2008'den bu yana açlık çeken insan sayısında 75 milyonluk bir artış gözleniyor. Artışın temel nedenlerinden biri olarak gıda fiyatlarının dalgalanması gösteriliyor. Deutsche Welle'nin haberine göre, temel gıda maddeleri diğer ticarî mallar gibi borsada işlem görmesi, mısır ve buğday gibi ürünler tıpkı bir hisse senedi gibi alınıp satılması, gıda fiyatlarında muazzam dalgalanmalara neden oluyor.

Almanya ortalamasına bakıldığında tek bir hanenin gelirinin yüzde 11 ila yüzde 17'sini gıda maddelerine harcadığı görülüyor. Ancak Afrika ve Asya'nın birçok ülkesinde bir hane için bu oran yüzde 70, 80 hatta bazı yerlerde yüzde 90'ı bulabiliyor. Dolayısıyla besin maddelerindeki dalgalanmanın etkileri bu aileler de çok daha dolaysız bir biçimde görülüyor.
Gıda ve Tarım Örgütü üyelerinden Josef Schmidhuber'in ifadesiyle söylenirse; "Yüksek fiyat dalgalanmaları yüksek fiyatlara neden oluyor. Bu dalgalanmaların sonuçları da toplumun en yoksul kesimi üzerinde yıkıcı nitelikte oluyor. Hatta sonunda tüm mal varlıklarını kaybedebiliyorlar. Bir daha içinden çıkamadıkları bir yoksulluk içine giriyorlar."

Birleşmiş Milletler dünya nüfusunun yüzde 16'sının aç olduğunu söylüyor ve bu oranı indirmeye çalışıyor. Hedef: 2015'e kadar yüzde 8'e inmesi. Bir başka ifadeyle dünyada açlık sorunu yaşayan insan sayısının bir milyardan 600 milyona düşürülmesi amaçlanıyor.

Gıda krizi en fazla Afrika Boynuzu'ndaki ülkelerde yaşanıyor. Somali'de 750 bin insan açlıktan ölme tehdidi altında. Keza, Cibuti, Etiyopya ve Kenya'da da durum pek farklı değil.

29 Eylül 2011 Perşembe

Notebook'ları kimler yapıyor

Küresel notebook üretiminin %95 üzerinde bir kısmı Tayvanlı ODM (Original Design Manufacturers), OEM (Original Equipment Manufacturers) ve EMS (Electronics Manufacturing System) şirketler tarafından yapılıyor. Aşağıdaki tablo "global and china notebook pc industry report 2010-Researchinchina" raporundan alınmıştır ve küresel markalar ile üretici firmalar arasındaki 2010 yılı tedarik rakamlarını vermektedir.

APPLE Dünya PC pazarında HP'den sonra ikinci sıraya yerleşti

Araştırma şirketi Canalys'in rakamlarına göre Pad satışları dahil edildiğinde Küresel PC Pazarı 2011'in ikinci yarısında 97,33 milyon adet oldu. Pad'lerin satış ivmesinden en çok Apple yararlandı. HP'in 15,7'lik pazar payının ardından %13,6 pazar payı ile ikinciliğe yerleşti. 2011 yılının ikinci yarısında Acer, Asus, HP, HTC, RIM ve Samsung Pad modellerini piyasaya sürdü. Pad atışları Netbook satışlarını önemli ölçüde aşarak 13,6 Milyon adede ulaştı. Acer'in Android bazlı Iconia Pad'i Almanta, Rusya ve ABD gibi bazı ülkelerde populerlik kazandı ve ACER'i Pad pazarında 3.lüğe taşıdı. Apple, HP, RIM şirketlerinin kendi işletim sistemlerinin olması Pad pazarında kendilerine ayrıcalık yaratmalarına olanak tanıyor. Android bazlı işletim sistemi kullanan markalar pazar payı için müthiş mücadele içindeler. PC pazar payında Dell, Lenovo, Acer lider HP ve İkinci Apple'i takip eden markalar.


20 Eylül 2011 Salı

Türkiye Vergi Toplayamıyor


İSMMMO’nun Gelir İdaresi Başkanlığı İstatistikleri, OECD Vergi Tabanı Verileri ve Genel Bütçe Vergi Gelirleri Tahsilatı üzerinden yaptığı "Türkiye Vergi Profili" araştırmasına göre Türkiye’nin vergi adaletinin temel unsurunu oluşturan "az kazanandan az, çok kazanandan çok" ilkesini hayata geçirememesinin faturası yine ücretliye kesildi. Türkiye ekonomisi bir yandan vergi toplamakta sıkıntı çekerken, öte yandan gelirler politikasının temelini oluşturması gereken "gelir, servet ve sermaye karları" üzerinden alınan vergiler, kişilerden gelirine bakılmaksızın, aynı oranda alınan ve "adaletsiz vergi" olarak nitelendirilen dolaylı vergilere göre devede kulak kaldı. Özel Tüketim Vergisi ise adeta devletin kazanç kapısı haline geldi.

2010’DA KİM NE KADAR VERGİ ÖDEDİ? (bin TL)
Grubu Sayısı Ödenen Vergi
Asgari Ücretli 4.738 5.038
Diğer Ücretliler 2.012 22.649
Dev Firmalar(100 büyük) 100 12.350
Tüm Şirketler 652 22.855 **/


19 Eylül 2011 Pazartesi

Obama yönetimi 2025 yakıt ekonomisi (CAFE Standardı) hedefini ilan etti. 54.5 mpg (100 Km'de 4,3 litre)

27 Temmuz 2011
ABD için Yeni CAFE (Corporate Average Fuel Economy Standard) resmileşti ve hırslı bir hedef. Başkan Obama daha önce 2016'da 35.5 mpg ( 100 Km'de 6,6 Litre) olan hedefin 2025 yılında 54,5 mpg (100 Km'de 4,3 litre) yükseltildiğini açıkladı.
CAFE Standardı nedir? Corporate Average Fuel Economy (CAFE) 8500 lbs (3855 Kg) ve altı otomobil ve hafif kamyon için getirilen ve herhangi bir yılda üreticinin ABD'de satış için üretimi yapılan araçlarının satış rakamları baz alınarak ağırlıklı ortalama yöntemiyle hesap edilen ve mpg (miles per galon) olarak ifade edilen yakıt ekonomisi hedef rakamlarıdır. Yakıt ekonomisi EPA (Environmental Protection Agency) tarafından belirlenen ölçme ve değerlendirme metodolojisine göre bir otomobilin bir galon (3,78 Litre) benzin (veya eşdeğeri miktar diğer yakıtlar) ile katettiği ortalama mesafe (mil cinsinden) olarak tanımlanmaktadır.

Yeni ve eskisine kıyasla daha yüksek yeni CAFE Standardı otomobil üreticilerinin muhalefeti ile karşılaştı. Otomobil üreticileri yeni standardın kaçınılmaz biçimde yeni araç satış fiyatlarında ciddi artışlara neden olacağını ileri sürdüler. Fakat basın toplantısında ( Detroit üçlüsünün CEO'ları ve ABD'de üretim yapan yabancı üreticilerin CEO'ları bu toplantıda hazır bulundu.) Obama tüketicinin 2025'te hedef gerçekleştiğinde daha az yakıt kullanımı nedeniyle tüketicinin araç başına 8000$ kazançlı çıkacağını söyledi.

Yeni standardt  ilk 5 yıl  otomobiller için %5, hafif kamyonlar için  %3,5 iyileşme; 2025'e kadar geri kalan yıllar için yılda %5 iyileşme hedefi getiriyor.

18 Eylül 2011 Pazar

Kötü sürüş alışkanlıkları yakıt ekonomisinde %45 azalmaya yol açabilir

Hybridcars sitesinden alınmıştır. Haberin orjinali için tıklayınız. Michigan Üniversitesi Ulaşım Araştırma Enstitüsü araştırmacılarına göre, lastik basıncından yol seçimine kadar bir dizi faktör  en yakıt verimli aracı dahi, yakıt canavarı haline sokabilir. EPA 30 mpg (100 Km'de 7,84 litre) onaylı bir araçın sahibi kötü çevre uyumlu sürüş uygulamaları ile, araştırmada kullanılan kontrol listesindeki hiç bir noktaya aldırış etmez ise yakıt kullanımının 17 mpg'a (100 Km'de 13,8 Litre) düştüğünü (2011 Landrover yakıt kullanım değeri) görebilir.

Raporun sahipleri Michael Sivak ve Brandon Schoettle kötü yakıt verimine yol açan alışkanlıkları üç ana kategoriye ayırıyor. Motor ayarları, lastik yuvarlanma direnci (sürtünmesi), lastik basıncı ve motor yağı kullanımı gibi stratejik faktörler; yol seçimi, uzunlamasına yol açısı profili (iniş çıkışlı yol) (road grade profile), trafik yoğunluğu ve yük ağırlığı gibi taktik faktörler; rolantide çalışma, araç hızı, sert kullanım ve sürüş kontrol (cruise control) ve klima kullanımı gibi işletim faktörleri. Bu faktörler arasında yol seçimi, araç hızı ve motor ayarları yakıt tüketimini en çok etkileyen faktörler.

Araştırmada ABD'de gerçek yakıt kullanım değerinin 17.4 mpg (100 Km'de 13,5 litre) olduğunu ve 1923'ten bu yana ancak 3,4 mpg (100 Km'de 2,2 litre) gibi çok az bir iyileştirme gösterdiğini ifade ediyorlar. geçen yıl CAFE * değeri 27,5 mpg  (100 Km'de 8,6 litre) idi. Fakat bu rakam EPA testleri sonucu belirlenen rakamdır. Sürücülerin uygulamaları sonucu oluşan gerçek rakam değildir. Sivak ve Schoettle'nın dikkati çektiği otomotiv ulaştırma verimliliğinin ataletine neden olan çok önemli diğer bir noktada 1960 yılından bu yana araç doluluğunun  (ortalama kişi sayısı) yüzde 30 azalmış olmasıdır. Buda sürüş ortalama enerji yoğunluğunu yüzde 30 yukarı çeken çok önemli bir faktördür.
*CAFE: Satış rakamlarına göre ağırlıklı ortalama yakıt ekonomisi değeri

15 Eylül 2011 Perşembe

RÜZGAR ENERJİ SANTRALI (RES) KAZALARI, OLAYLARI, KAZALARI, YANGINLARI

Rüzgar türbinlerinde meydana gelen kazalar Caithness Windfarm Information Forum tarafından kayda alınıyor ve yayımlanıyor. Web sitesinde 1000'in üzerinde Rüzgar Enerji Santralı kazasın ayrıntılarına ulaşabilir, dosyaları indirebilirsiniz. Site yöneticileri yayınladıkları olayların kaza sayısı ve frekansı açısından buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu söylüyorlar. Ancak yayınlanan bilgilerin kaza tipleri ve sonuçları açısından iyi bir kesit olduğuna inanıyorlar. Kaza raporları daha çok bilgiye ulaşımın nispeten kolay olduğu ABD, AB ülkeleri ile ilgili. Türkiyede çalışan Rüzgar Enerji Santralları 1500 MW civarında. Türbin sayısı 800 civarında. Dolayısıyla Kaza olasılığı, sıklığı açısından gelişmiş ülkelere kıyasla daha iyi konumda olduğumuzu söylemek doğru olmaz. Site ziyaret edildiğinde özellikle AB'nin yenilenebilir Enerji ile ilgili yüksek hedefleri ve gelişen RES teknolojisi doğrultusunda artan rüzgar türbini sayısına paralel olarak RES kazalarında cok ciddi artışlar olduğu görülecektir. Özellikle 2005 yılından sonra RES kazaları yıllık ortalama 104. 2011 yılında Haziran sonuna kadar ise 51 kaza meydana gelmiş. RES kazalarında kanat tahribatı, yangın, buz atımı, yapısal hasar ve çevreye verilen hasarlar öne çıkıyor.

Yıldırım düşmesi, aşırı rüzgar hızı, türbinlerde oluşan önemli sayıda kazanın tetikleyicisi. Aşırı ısınma, korozyon veya darbe sonucu fren diskleri, dişli kutusu hasarları, rulman ve dişli kırılmaları, kıvılcım sonucu yangın, kanat kırılmaları, gövde yıkılma, çökme hasarları sigorta kleymlerinde öne çıkan olay tipleri.

RES teknolosindeki gelişmeler sayesinde emniyet ve güvenlik alanında önemli ilerlemeler sağlanmıştır. Ancak RES kapasite, boyut ve rotor çaplarında muazzam artışlar kazaların özellikle sonuçları açısından tartışılmaya devam edileceğini göstermektedir. Ulaşılabilirlik ve erişebilirlik ve müdahele zorluğu kısıtları nedeniyle RES kazalarında meydana gelen hasarlar büyük olabilmektedir. Örneğin yangın durumunda çoğu kez yangının çevreye zarar vermesini engelleyici önlemler ötesinde bir müdahele yapılamamaktadır. Hasar durumunda santralin ttamir edilip devreye alınması uzun süre almakta ve iş kaybı sonuçları önemli olmaktadır.

Ucuz, dönemi geçmiş teknolojilere rağbet edilmemesi, santralın inşa ve işletme sürecinde gerekli onay ve sertifikasyon çalışmalarının ciddi şekilde yapılması, işletme sırasında denetim, kontrol ve bakım çevrimlerinin disipline edilmesi, önleyici ve kestirimci bakım tekniklerinin kullanılması kazaların önlenmesi ve azaltılmasında netice verici adım ve yaklaşımlardır. İşletme maliyetlerini azaltma amacıyla bakım ve yedek parça politikalarını gevşeten veya ihmal eden kuruluşlar özellikle yaşlanan RES'lerde telafisi imkansız durumlarla karşılaşabilirler.

7 Eylül 2011 Çarşamba

Ernst & Young'ın CSI Ağustos 2011 (Yenilenebilir Enerji Ülke Çekicilik İndeksi) yayınlandı.

Ernst & Young her üç ayda bir CSI (Renewable Energy Country Attractiness Index) yayınlıyor. Indeks 35 ülkeyi ve rüzgar, güneş, biomass, jeotermal gibi tüm yenilenebilir enerji türlerini kapsıyor. Her enerji türü indeksi, %35 Genel ülkeye özgü parametreler, %65 teknolojiye özgü parametrelerin değerlemesinden oluşuyor. Ülkeye özgü parametreler (renewable infrastructure), elektrik piyasasının düzenlenmesi ile ilgili riskler, planlama ve şebeke bağlantı konuları, borçlanabilme kolaylığı;Teknolojiye özgü parametreler ise, mevcut kurulu kapasite, kaynak niteliği, projlerin büyüklüğü, pazar genişleme kapasitesi gibi alt faktörleri kapsıyor. Tüm yenlenebilir enerji çekicilik indeksinin oluşmasında rüzgar enerjisi %65, güneş enerjisi %18, Biomass ve diger yenilenebilir enerji türleri %17 pay alıyor. Indeksler 100 üzerinden notlanıyor.

Agustos 2011 Yenilenebilir enerji ülke cazibe indeksinde birinci ülke Çin. Çini,  ABD, Almanya, Hindistan ve İngiltere takip ediyor. Türkiye 35 ülke arasında 29. sırada yer alıyor.

Ernst & Young Yenlenebilir Enerji Ülke Cazibe ineksi Agustos 2011 ulaşabilmek için tıklayınız.

4 Eylül 2011 Pazar

KPMG2011 araştırmasına göre otomotiv sektöründe gelecekteki iş modelleri farklı olabilir. OEM ve tedarikçilerin rolleri değişebilir

Otomotiv üreticileri teknolojik yenilikleri finanse edebilmek için stratejik ortaklar arıyorlar. Tedarikçiler halihazırda OEM kapsamında olan bazı montaj işlemlerini bünyelerine katmak için ürün iyileştirme ve yeni üretim teknolojilerine yoğun yatırım yapabilirler. Ancak anket sonuçları OEM'lerin güç aktarım sistemleri üretimi konusundaki hakim konumlarını önümüzdeki on sene devam ettireceklerini gösteriyor. Bu üstünlüğün elektrik motoru üretimi dönemine taşınıp taşınamayacağını zaman gösterecektir.
Ankete katılanların yarısı (%49) otomotiv endüstrisinin OEM'ler, tedarikçileri ve bayileri  arasındaki  karşılıklı ilişkilerin radikal ölçüde değişebileceği yepyeni bir modele evrilebileceğini düşünüyorlar. Olası yeni değer zinciri,  modül üreticileri, montaj yapanlar, araç üreticileri / araç tasarımcıları ve son olarak ulaşım hizmet tedarikçileri / araç temin şirketleri /  kent müteahitlerinin herhangi bir kombinasyonu olabilir. Otomotivcilerin güç aktarım sistemlerindeki hakim durumlarından vazgeçme temayülünün olmadığı anlaşılıyor. Hatta çoğu elekrik bataryası, elektrik motoru üretimi konularına giriyorlar. Ancak üç yıl öncesine kadar radar ekranında olmayan enerji şirketleri ve tedarikçilerin elektrikli araç üretiminde daha hakim roller almak istemeleriyle güç aktarım sistemleri üretimi konusunda dengeler tamamen değişebilir.
KPMG2011 araştırmasının türkçesine buradan ulaşabilirsiniz.



3 Eylül 2011 Cumartesi

KPGM2011 Otomotiv Sanayi Araştırmasına göre hibrit ve elektrikli araçlar hızla büyüyor, ancak toplam satışlar hala çok geride.

 
Tüketicinin daha ekonomik motor arzusundan hareketle otomotiv yöneticilerinin çok büyük bir kısmı (on kişiden sekizi) hibrid ve elektrikli araçların önümüzdeki beş yılda diğer araç kategorilerine kıyasla en yüksek artışı gerçekleştireceğine inanıyor. Bununla beraber bu dönemde toplam hibrit ve elektrikli satışları, araç güvenliği, güvenilirlik, araç konforu, imaj unsurları ve şüphesiz maliyet ile ilgili henüz çözümlenmeyen önemli konular nedeniyle, klasik içten yanmalı motorlu araçların oldukça gerisinde kalacak. Kısa dönemde hibrit üzerinde odaklanma var.

Araştırma sonuçları tüketicilerin SUV gibi tercih edilen araçlara bağlılıklarından vazgeçmede yavaş davrandıklarını gösteriyor. Çevrecileri karşılarına almalarına rağmen bu araçlar popülerliklerini sürdürüyor. Asya pasifikte SUV ve Lüks araç satışlarının özellikle Çin ve Hindistan da hızla artan orta sınıfın özlemlerini yansıtması nedeniyle diğer bölgeler kıyasla daha fazla artması bekleniyor. Araştırma sonuçları hala yüksek olmasına rağmen  temel ve giriş sınıfı araçlarına olan talep artışının 2010 yılına kıyasla yeni teknolojilere olan talep artışının gerisinde kaldığını gösteriyor. Bu sonuç gelişen pazarların çevreci ve verimli araçlar konusunda ciddi oldukalarını gösteriyor. Şaşırtıcı şekilde araştırma sonuçları LPG ve LNG araçlara yatırım opsiyonlarının ciddiye alınmadığını gösteriyor.

1 Eylül 2011 Perşembe

KPMG 2011 otomotiv sektörü araştırmasına göre tüketiciler araçta yakıt verimliliği ve güvenlik unsurlarını öne çıkarıyor.

Giderek artan petrol maliyetleri ve gelecekte tedarik ile ilgili endişelerden dolayı tüketiciler için yakıt verimliliği konusunun araç satın alırken göz önüne aldıkları en önemli faktör olması şaşırtıcı değildir. Katılımcılar yüzde 82 ile güvenlik konusunun tüketiciler için satın alma kararlarını etkileyen önemli bir faktör olduğu konusunda hemfikir.Yeni güç aktarım teknolojilerinin geliştiği ve kararsız özelliği haiz yeni alternatif yakıtların piyasaya sürüldüğü bir ortamda araç güvenliği ile ilgili yenilikler farklılaşma yaratmada kullanılan unsurlar haline gelebilir. Ankete Asya Pasifikten katılan yöneticiler güvenlik konusunun tüketici için tek ve en önemli unsur olduğu konusunda hemfikir. Bu da özellikle orta sınıfın hızla arttığı Çin ve Hindistan gibi pazarlarda araç satın alırken göz önüne alınan tek faktörün fiyat olmadığını gösteren önemli bir bulgudur.

KPMG 2011 Otomotiv sektörü Araştırmasına göre gelecekteki araç tasarımı kentsel planlama, çevre kısıtlamaları ve müşteri ihtiyaçları etkisinde olacak.

KPMG'nin 2011 Global Otomotiv Araştırmasına göre, araç tasarım ve mühendisliği giderek off-road, şehir, eğlence veya tatil gibi spesifik amaçlı kullanımların etkisinde kalacak. Giderek artan çevresel kısıtlamalar ve kentsel planlama ile her zamankinden daha fazla cadde ve sokağın araç trafiğine kapatılması  sonucu enerji tasarrufu sağlayan araçların satışlarının artması bekleniyor. Araç paylaşım uygulamalarının potansiyel bir çözüm oluşturmasına rağmen, bu tür mobilite çözümleri kentsel alanlarda henüz geniş ölçekte benimsenmiş değil. Ankete katılanların yaklaşık dörtte üçü araba modellerinin  amaçlarına göre-off-road, şehirler arası sürüş, şehir içi ulaşım veya eğlence-tanımlanması gerekeceğini hissediyor. Bu durum markalaşma ve pazarlama konuları yanısıra  araç mülkiyet konusunu da etkileyecektir. Çoğu insan için farklı her bir durumda bir araç sahibi olunması pratik bir yaklaşım değildir. Bu nedenle bu konunun araç paylaşım uygulamalarının yaygınlaşması veya diğer entegre çoklu platform mobilite çözümleri ile karşılanması gerekecektir.

Otomotiv Sanayi / KPMG'nin 12. yıllık Küresel Otomotiv Yöneticileri Araştırması yayınlandı.

Her yıl tekrarlanan bu araştırmada otomotiv sektörününün mevcut durumu değerlendiriliyor ve gelecek yıllarda stratejiyi biçimlendirecek konular irdeleniyor. Araştırma dünyanın önde gelen OEM şirketleri, tedarikçiler ve bayilerde çalışan yöneticilerle mülakatlar yapılarak hazırlandı.Otomotiv ve otomotiv yan sanayi derneklerinin bu araştırmayı üyelerine ulaştırmalarının faydalı olacağını düşünüyoruz. Takip eden haberlerimizde araştırmadan çıkan ilginç sonuçları ziyaretçilerimize yansıtacağız. Raporun indirmek  için tıklayınız.

29 Ağustos 2011 Pazartesi

Dünyanın Düşünen 50 Adamı sıralamasında Türkiye yok

Mc Graw Hill, Harward Business Review, The Times, Bloomsberry vb kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen Yönetim alanında düşünen adamların (The Tinkers 50) listesinde Türkiyeden kimse yok. 2011 listesi 14 Kasımda yayınlanacak. 2009 listesinin birincisi "The Fortune at the Bottom of the Pyramid: Eradicating Poverty Through Profits", "The new edge of innovation", "Competing for the future", "The future of competition" adlı kitaplarıyla bilinen CK PRAHALAD.  Listede takip eden sıralarda Malcolm Gladwell, Paul Krugman ve Steve Jobs var. Listenin tümünü görmek için tıklayınız.

Türkiye İş Yapma Kolaylığı sıralamasında 183 ülke arasında 65. sırada

Türkiye IFC ve Dünya Bankasının birlikte geliştirdikleri "Doing Business-Measuring Business Regulations" projesi çerçevesinde yapılan iş yapma kolaylığı sıralanmasında 60. sradan 65. sıraya geriledi. Firma kurmak, inşaat izinlerini almak, vergi ödemek gibi 9 ayrı kritere göre yapılan sıralamada  Türkiye gelişmiş ülkelerin yanısıra Suudi Arabistan, Portekiz, Bulgaristan, Macaristan, Azerbeycan gibi bir çok ülkenin gerisinde yer alıyor. Ayrıntlı bilgi için tıklayınız.

TEPAV, tek tek ihracat ve pazar potansiyelini incelediği 81 İl'e özel reçeteler hazırladı

TEPAV, Dış Ticaret Müsteşarlığı (DTM) için "İl İl İhracata Dönük Üretim Vizyonu" isimli bir çalışma gerçekleştirdi. Çalışma kapsamında ihracatta makro hedeflere mikro düzeyde nasıl ulaşılabileceğinin belirlenmesi amacıyla her il için özel yol haritaları ortaya kondu. Haberin devamı için tıklayınız

Zorlu enerji hedef büyüttü. "5 yılda 4 kat büyüyeceğiz"

Zorlu Enerji Elektrik Üretim Genel Müdürü Arif Özozan, Zorlu Enerji'nin 738 MW kurulu gücünü yaklaşık dört kat büyüterek önümüzdeki beş yılda toplam 3000 MW'ye ulaştırmayı, yatırımlarını da 2 milyar doların üzerine çıkarmayı hedeflediğini belirtiyor. Haberin devamı için tıklayınız

Kiler Holding Türkiye'de son 10 yılın en çok dikkat çeken başarı öykülerinden.

"Her zaman işimizin başında olduk. İhtiyacı doğru tespit edip iyi fizibilite yaptık. Ayrıca kendimize hep güvendik. Güvenmesek bu kadar büyük yatırımlara da imza atamaz, bugünlere gelemezdik."
Haberin devamı için tıklayınız

2011 Türkiye Değerler Araştırması Sonuçları Açıklandı

Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Dünya Değerler Araştırması Derneği (WVSA) Yönetim Kurulu Üyesi Profesör Doktor Yılmaz Esmer'in başkanlığında gerçekleştirilen '2011 Türkiye Değerler Araştırması Sonuçları' açıklandı,

 “Bilim ile din çelişirse, her zaman din doğrudur” görüşüne katılanlar    %77

 Haberin tümü ve 2011 Türkiye Değerler Araştırması Sonuçları'nı görmek için tıklayınız

Türkiye Ekonomisi İkinci Çeyrekte Büyümedi

Zümrüt İmamoğlu ve Barış Soybilgen
Haziran ayı verilerinin de açıklanmasıyla, ikinci çeyreğe dair tüm göstergelerimizi revize ettik. Tahminlerimize göre ikinci çeyrekte ekonomi reel olarak hemen hemen hiç büyümedi. Tüketimdeki artış ve dış ticaretteki olumlu gelişmeleri, yatırım ve stoklardaki azalış telafi etti. Betam’ın ikinci çeyrek büyüme oranı tahmini çeyrekten çeyreğe yüzde 0,1, geçen yılın aynı çeyreğine göre ise yüzde 6,4. Devamı için tıklayınız